...demek isterdim!

22 Ağustos 2008 Cuma

Metin yazarının koca spor ayakkabısı üstünde bağcıklarıyla oynamasını izleyen "abla"nın direnci kırılır, Karapati'ye vurulur, alır eve getirir!

90'lı yılların başında çalıştığı, eski solcu beş patronlu işyerinde, üç kişilik iş çıkarması beklenen "abla"nın, bilgisayar başında didindiği gergin bir günün sonunda, bu beş patrondan en çocuksu yaradılışlı olanı gelir ve klavyenin yanına minicik harika bir bebek kedi bırakır! Bu; Ajans kârının katlanışının, ücretlerde, su+ekmek değerindeki yemek fişlerinde en ufak bir değişiklik yaratmazken, modelleri güncellenip irileşen patron arabalarının sığmadığı küçük arka bahçede bulduğu iki bebek kediden biridir.

Çocuksu yaradılışlı patron iki kardeş bebek kediyi evine götürür, yaklaşık sekiz ay sonra birbirinin aynısı 8 tane olarak, boyunlarında sarı kurdelelerle şık bir sepet içinde geri getirir; ensest ürünü muhteşem güzellikte 8 bebek kedi!

Evde, ölü doğan kardeşlerinden sonra yapılan kürtajdan artakalıp salimen doğduğu için adı Lucky olan "abla"nın sevgili kedisi vardır, bir ikincisi fikrine yanaşmaz. Yanaşmaz ama, bumerang örneği kapılandığı iki adresten yaramazlığı yüzünden geri gönderilen bir bebek kedinin, metin yazarının koca spor ayakkabısı üzerinde bağcıklarıyla oynayışını izleyen "abla"nın direnci kırılır, Karapati'ye vurulur, alır eve getirir...

Hemen hemen aynı zamanlarda, mevsim bahar, "abla" ile çocuksu yaradılışlı patron bir çalışma sırasında birbirlerinin feromon menzili içine girmiş olmalılar ki sevdaya yolaçan bir yakınlık doğar. Adam evlidir ama yaradılışı yüzünden eğilimini gizlemeyi bilmez, beceremez. Açıktan hiçbir şey söylemez ise de "abla"nın panosuna Almanca koca harflerle sen beni sevmiyorsun! yazılı desenler getirip yapıştırır, kendince uygun durumlar yaratır, çalışırken "abla"yı videoya kaydeder, derlediği müziklerin kasetlerini hediye eder.... Aynı duyguları taşısa da "abla" temkinli davranır, işemri almaya odasına gitmesi gerektiğinde oyalanmaz, kahve tekliflerini geri çevirir, zordur, kişilik edinip güçlenmesin diye isimlendirmediği "id"iyle boğuşması gerekir, çok zorlanır...

Duygularını bir çocuğun pervasızlığıyla ortaya koyan, elini istediğine hiiiiç düşünmeden uzatan bu çocuk adama "abla" demek ister ki!
Ben de sizi seviyorum, hem de çok! Ama hiç kimsenin bu yüzden üzülmesini istemiyorum, en çok da Fatoş'un üzülmesini istemiyorum!

Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

+