...demek isterdim!

22 Ağustos 2008 Cuma

"Cinsellik" çevresinde dolandıkları bir gün, iki kadın terapistten biri "birer penis versek, ne dersiniz?" diyerek Freud tarzı âni bir çıkış yapar!

80’li yılların sonunda, evliliklerinin bir yıl, bir ay, 10 günü geride kalırken annesiyle konuşup eve dönmeye karar verdiğini “abla”ya tebliğ eden ikinci eşi, siz konuşup uygun gördüyseniz... yanıtı üzerine evi terkeder; iki ay sonra n’olur geri döneyim, talebiyle Teşvikiye Saray Muhallebicisi’nin mermer masalarından birine yağmur gibi gözyaşı dökmek üzere... “Abla”, evi terketme kararı aldığı zaman ikinci eşin reddettiği, istersen git bir süre annenin yanında kal önerisini hatırlatarak evinin bekleme salonu olmadığını belirtir, konu kapanır.

Az bir zaman arayla sona eren iki evliliğin neden olduğu depresyonda “abla”, otomatiğe bağladığı, banliyö treni düzenindeki yaşamını sürdürürken, bir gün gazetede küçük bir ilan görür, gider görüşür; kendi bütçesini aştığından annesinin finanse ettiği grup terapilerine başlar.

Abide-i Hürriyet Caddesi 102-104 numarada, bir çatı katında her Perşembe saat 20:00’de çoğunluğunu kadınların oluşturduğu bir grup biraraya gelir, hayatın önlerine yığdığı, ağırlıklı olarak libido kaynaklı sorunlarını çözmeye çalışırlar. Bu gruptan, kavgacı olduğu iddia edilen tabiatı dolayısıyla terapiye devam eden çok sevgili bir arkadaş da edinen “abla”nın meselesi, birbirinden tamamen farklı karakterde iki koca ile nasıl olmuştur da evliliği başaramamıştır? Evliliğin tek kişinin değil, iki kişinin çabasıyla başarılabileceği, sorumluluğun tümünün hiiiç de tamamıyla kendisine ait olmadığı bilgisine ulaşıp, onu içselleştirene dek mendil ıslattığı epey seans gerekir. Bu çalışmalar boyunca, kenarından dolaşsalar da kadınlar sık sık cinsellikleri ile yüzleşmek zorunda bırakılır/kalırlar.

"Abla"nın aralarında olduğu kafa dengi bir kaç kadının buluşarak, uygun insanlarla tanışabilmek için, ürettikleri, hayata geçirilmeyen, bir posta kutusu kiralayıp, ilan verip mektuplaşma projesi bile gündeme gelmiştir. Arada toplanıp nezih barlara giderler, yanlış anlaşılmak için gittikleri barlarda yanlış anlaşılmamak için biz sizin bildiğiniz kadınlardan değiliz ifadesiyle içkilerini içip vakitli vakitli evlerine dönerler.

Aşmaları gereken, genlerine işlemiş kodlarından, eğitimlerinden, ön yargılarından kaynaklanan dağlarca engel varken cılız girişimleri, liseli kızlarınkinden cüretkâr olmaz! Yine bu konu çevresinde dolandıkları bir gün, iki kadın terapistten biri size birer penis versek, ne dersiniz? diyerek Freud tarzı, âni bir çıkış yapar! Ortalık karışır, kadınların çoğu değil kendisinden, isminden dahi mahçup bağrışırlar, her kafadan bir ses çıkar. “Abla”nın gözlemine göre profesyonel beklentinin aksine bir penisleri olmadığı için pek de kıskançlık içinde görünmeyen kadınların herbiri kendince yaklaşır konuya... “Abla” demek ister ve sırası geldiğinde der ki,...öteki ucunda seven, şefkatli bir erkek takılıysa neden olmasın?

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

+